lean on

  1. zorlamak, tazyik etmek, yakasını bırakmamak.
    They leaned on him for payment: Ödemesi için zorladılar.

    The editor was leaning on him for the article: Editör onu makale yazmaya zorluyordu.
bir arkadaşın tavsiyesi üzerine hareket etmek Verb
güvenilmez birine güvenmek Verb
başkalarından geçinmek Verb
birinin yardımına bağlı olmak Verb
daya(n)mak, yasla(n)mak, aban(dır)mak.
to lean on/against a wall. She leaned against his shoulder.
to lean a chair against the railing.
birinin bir şeyi yapması için üzerine baskı yapmak Verb
dayandırmak Verb
çok az erzakla idare etmek Verb
leke sürmek.